Sex Hikayeleri

2 ay önce - Admin Ekledi - 5208 Kez Okundu

Sosyetik Hatunu Sikmeyi Bırak Ayaklarını Bile Yaladım

Sosyetik Hatunu Sikmeyi Bırak Ayaklarını Bile Yaladım

Selam ben Serdar, 34 yaşında, 1.82 boyunda, kumral, koyu kestane renkli dalgalı saçlı, evli ve Ankara’da yaÅŸayan, Kamuda görevli, sıradan bir devlet memuruyum. Bu olayda geçen kiÅŸilerin isimlerini deÄŸiÅŸtirip, kendilerinin de müsadesiyle yazıp yolluyorum. Anlatacağım olay, geçen hafta, eski bir tanıdığım olan Banu’nun çocuÄŸunu görmeye gittiÄŸim gün gerçekleÅŸti. Ogün tesadüfen Tunalı’da Banu’nun eÅŸi Murat’la karşılaÅŸtık. Ayaküstü birkaç dakika konuÅŸtuk. Bebeklerinin olduÄŸunu anlattı. Ben de bebekten dolayı tebrik ettim, Banuya selamlarımı gönderdim ve ayrıldık. AkÅŸam eve gelip İnternete girdiÄŸimde Banunun E-Maili ile karşılaÅŸtım, Murat ona görüştüğümüzü anlatmış, bebeÄŸi ziyarete gitmediÄŸime sitem ediyordu. Ben de aslında çok istediÄŸimi yazdım ve müsait olurlarsa Cumartesi öğleden sonra uÄŸrayabileceÄŸimi belirttim. Bir saat sonra, “Bekleriz.” diye cevap geldi.

Cumartesi günü küçük bir hediye alarak evlerinin yolunu tuttum. Kapıyı çaldım ve bir teyze kapıyı açtı. Yanlış mı geldim? diye afallayarak aÄŸzımdan, “Ben Murat’ın arkadaşıyım…” kelimeleri çıktı. İçeri girdim. Banu ve Murat beni samimi bir karşılamayla içeri buyur ettiler. Yine evlerinde kendileri gibi sosyetik bir aile ve iki de bayan vardı. Anlayacağınız ev epey kalabalıktı. Sonradan öğrendim, teyze Banu’nun annesi, diÄŸer aile Murat’ın iÅŸ ortağı, bayanlardan biri Banu’nun kızkardeÅŸi, diÄŸer bayan ise Nilüfer, çocukluktan beri arkadaşı imiÅŸ. O ortamda biraz sohbet ve muhabbetten sonra konu teknolojiye geldi. Banu benim bilgisayardan anladığımdan falan bahsediyordu. Ben ise, “Pek fazla bilmem, ufak tefek bakarım…” falan diyordum. Nilüfer, 4 yaşında çocuÄŸu olduÄŸunu, bilgisayarla çok oynadığını, bilgisayarın artık hiç açılmadığını söyledi ve ne yapılması gerektiÄŸini sordu. Ben de, “Bilgisayarda önemli dosyalar yoksa, Formatlayıp yeniden kurun.” dedim. Hakikaten fazla anlamam.

Bir süre sohbetten sonra kapı çaldı, içeriye bir bey girdi. Tekin bey. Nilüfer’in kocası oluyormuÅŸ. Ama ben çok yaÅŸlı gördüm, çünkü Nilüfer 30-32 yaÅŸlarında, kocası Tekin bey ise 45-47 yaÅŸlarında idi. Aradan yarım saat geçti. Biraz sohbet ettik. Nilüfer kocasına benim bilgisayarlardan anladığımı söylüyordu. Sonra ben müsaade istedim. O sırada Tekin beyle Nilüfer aralarında fısıldaÅŸarak ve bana bakarak birÅŸeyler konuÅŸtular, sonra da, “Biz de kalkalım, evde çocuÄŸa bakıcısı bakıyor, bakıcı bu akÅŸam evine gidecek.” dedi. Hep beraber kalktık ve ayakta konuÅŸmaya baÅŸladık. Bana, nereye gittiÄŸimi sordular. Ben de, “Demetevler.” dedim. Onlar Çankayada oturuyorlarmış. Yollarımız tersti. Tekin bey bana bir iÅŸim olup olmadığını sordu, “EÄŸer iÅŸin yoksa bize gidelim, bilgisayara bir bakarsın. Sonra bakıcıyı Etlik taraflarına bırakacağım, ikinizi birden bırakırım.” dedi. Ben, “Bazı program CD’leri lazım, BaÅŸlangıç disketi falan….” dedim. Murat, “Bizde var Baslangıç disketi.” dedi. Bir iki de program CD’si aldık ve Tekin beyin arabasıyla yola çıktık.

Çankayadaki evlerine vardığımızda aÄŸzım açık kalmıştı. Evleri teraslı dubleks ve oldukça güzeldi. Bakıcı kadın kapıyı açtı, çocuk hemen annesine zıpladı. Nilüfer, “Bak oÄŸlum bu Serdar amca. Bilgisayarını yapacak.” dedi. Sonra çocuk bana sarıldı, elimden çekistirerek bilgisayarın olduÄŸu odaya götürdü. Ben Bilgisayarı açmaya çalışırken, Nilüfer, “Yemek hazırdır sanırım, bir bakayım.” diyerek asağıya indi. Kocası Tekin bey, ben ve çocuk, bir taraftan Bilgisayarla uÄŸraşıyor, diÄŸer taraftan konuÅŸuyorduk. Bilgisayar bir türlü açılmıyordu. Tekin beye, “Format atmamız lazım.” dedim. O da, “Uzun sürer mi?” dedi. “Programların yüklenmesiyle beraber 1-2 saat sürer.” dedim. O esnada saat aksam 19:30 olmuÅŸtu. “Ne yapalım, Formatla bari… Ben bir asağıya bakayım.” diyerek dışarı çıktı. Bir süre sonra Nilüfer gelerek, “Yemek hazır, yiyelim, sonra devam edersiniz.” dedi. Kafamı ona çevirdiÄŸimde aÄŸzım açık kalmıştı, üzerinde mini bir ÅŸort ve nerdeyse göğüslerinin yarısını dışarıda bırakan askılı bir tişört vardı.

AÅŸağıya indik yemeklerimizi yedik ve çocuk durdurmadan beni tekrar yukarı çıkardı. 5-10 dakika sonra Tekin bey ve Nilüfer de yanıma geldiler. Tekin bey bana, “Senin iÅŸin uzun sürecek, müsadenle ben bakıcıyı evine bırakıp geleyim.” dedi ve Niliüferle bakışarak odadan ayrıldı. Nilüfer de, “Ben de aÅŸağıları toplayayım.” dedi ve kocasının arkasından çıktı. Merdivenlerden inerlerken aralarında birÅŸeyler konuÅŸuyorlardı, ama tam olarak ne konuÅŸtuklarını duyamıyordum. Çocukla biz Bilgisayarı formatlayıp programları kurmaya baÅŸlamıştık. Saat 21:00 olmuÅŸtu. Çocuk sıkılarak karşımdaki çiftli koltukta uyuklamaya baÅŸladı.

Bir süre sonra Nilüfer odaya geldi. Üzerinde boydan, etek boyu diz hizasında, kolsuz bir elbise vardı. Aklımdan bacak ÅŸovu kaçtı diye düşünürken, nemli saçları duÅŸ aldığını gösteriyor ve o güzel kokusu kapıdan yanıma kadar geliyordu. “ÇocuÄŸu odasına götüreyim…” diye çocuÄŸun yanına gittiÄŸinde, hemen fırladım, “Ben yardımcı olayım.” dedim ve Veledi kucakladığım gibi odasına götürdüm. Nilüfer çocuÄŸu yatağına yerleÅŸtirirken, ben tekrar Bilgisayarın başına gittim. Bir süre sonra Nilüfer de gelerek karşıma oturdu ve bacak bacak üstüne atıp bir sigara yaktı. TerliÄŸi ayağından çıkmıştı ve ayağını sallıyordu. Ayakları çok bakımlı ve güzeldi. İçimden, ‘İnsanda para çok olunca, çocuÄŸunu bırak, ayağına bile bakıcı tutuyor Millet. Adaletsiz dünya! Biz ise ihtiyaçlarımızı zor karşılıyoruz!’ diye geçirdim.

Nilüfer’in sigarasını çırptığı kültablası biraz uzaktı. Sigarasını her çırpışında ayaklarını indiriyor, sonra tekrar ayak ayak üstüne atıyor, bana frikik veriyordu. Benimse ara sıra gözüm onun bacaklarına dalıyordu. Bir taraftan da konuÅŸuyorduk. Sigarası bitti ve yanıma geldi. Ayakta, baÅŸucumda duruyordu. Elini Mouse Pad’in üzerine koyup öne doÄŸru eÄŸilmiÅŸti. O güzel kokusunu içimde hissediyordum. Mouse’u oynatırken eline dokundum, tepki vermedi. Elini çekmedi. Üzerime eÄŸilmiÅŸ ekranı seyrediyordu. Saçları yanaklarıma deÄŸiyordu. Kafamı ona doÄŸru çevirdigimde burun buruna gelmiÅŸtik. Kibarca müsaade istedim Mouse için.

Güldü, karşıya geçti ve tekrar ayak ayak üstüne atıp oturdu. Ben yine bacaklarına dalmıştım. İçimden onu arzuluyordum, ama nasıl diyeceÄŸimi bilemiyordum. Bacaklarına daldığımı görmüştü, bana gülümsedi. Ben de, ayaklarının güzel olduÄŸunu, özel bakım yaptırıp yaptırmadığını soruverdim. “Evet, kadın heryeriyle kadın olmalı, bütün vücuduna bakmalı!” gibi sözler söyledi. Ben de imalı bir ÅŸekilde, “Eminim siz hertarafınızın bakımını baÅŸkasına yaptırıyorsunuz?” dedim ve güldüm. O da bana gülerek, “O kadarda deÄŸil, bazı yerlerin bakımını kendim yapıyorum!” dedi. Hafiften bacaklarını aralayıp, kapattı. İçim erimiÅŸti. Beni yanına çağırarak, “Bak, ellerimi bugün kuaförde manikür yaptırdım.” dedi. Yanına vardım ve bakmak için elini tuttum. Heyecandan titriyordum. Hemen ayaklarını havaya kaldırarak, “Pedikürüm nasıl, güzel mi?” dedi. Ben de ayağını elime aldım ve “Çok güzel!” dedim. Nilüfer’in ayaklarını okÅŸarken, bir anda dudaklarımız kenetlenmiÅŸ, öpüşüyorduk.

O sırada dışardan sesler geldi, ben hemen dudaklarımı çekip biraz uzaklaÅŸtım. Nilüfer beni tekrar kendine çekti, “Çocuktur, meraklanma!” dedi. Saat 22:00 olmuÅŸtu, “Tekin bey de her an gelebilir!” dedim. O da, “Korkma birÅŸey olmaz!” dedi. Sonra ayaÄŸa kalktık ve birbirimize sıkıca sarıldık, deliler gibi öpüşüyorduk. Benim tişörtümü çıkardı, boynumu yalıyordu. Biryandan da pantolonumu çözüyordu. Bir anda yalnızca külotumla kalmıştım. Ben de onun elbisesini çıkardım. İçinde sütyen yoktu, altında ise siyah, dantelli külot vardı. Ayakta birbirimize sımsıkı sarılmıştık. Kulağıma, “Yatak odasına gidelim!” dedi. Ve elimden tutarak beni yan odaya götürdü. Sikim müthiÅŸ sertleÅŸmiÅŸti. Beni yataÄŸa yatırdı ve kendi de yanıma geldi. Hayatımda böyle ateÅŸli bir kadın görmemiÅŸtim. Sanki o erkek, ben kadındım. Benim her tarafımı öpüyor, okÅŸuyordu.

Heyecandan çıldırıyordum. Sırt üstü yattım, zevkime bakıyordum. Uzun uzun göğüslerimi emdi ve göbeÄŸimden aÅŸağıya indi, bacaklarımın arasına girdi, sikimi göbeÄŸime yaslayıp, taÅŸaklarımı emmeye baÅŸladı. Yumurtalarımın birini bırakıp diÄŸerini aÄŸzına alıyor, arada bir de tümünü aÄŸzına alıp sikimi emer gibi emiyordu. Sonra sikimi eliyle kavrayıp aÄŸzına sokup çıkarmaya baÅŸladı. Artık gelmek üzereydim, “Geliyorum!” sözlerimi duymazdan geliyor, sikimin tamamını hızlıca aÄŸzına alıp, dudakları ile ezerek geri çıkarıyordu. Kasılmaya baÅŸladım, bu kadar zevkten sonra musluk gibi fışkırttırıyordum. Nilüfer’in aÄŸzı, yüzü, saçları falan spermlerimle dolmuÅŸtu. Bir süre hareketsizlikten sonra, Nilüfer’e sordum, “Neden boÅŸalttın ki beni, acele olmadı mı?” dedim. O ise, “Ben mutlaka önce erkeÄŸimi birkez bitiririm ki, sonra o beni uzun uzun sikip bitirsin, sekse doyayım!” dedi ve üzerimden kalktı.

O esnada Tekin beyin kapıdan bizi izlediÄŸini gördüm ve telaÅŸlandım. Nilüfer ise hiç birÅŸey olmamış gibi, kocasına, “Geldin mi hayatım?” diyerek, bir taraftan da eline aldığı havluyla üzerindeki ve benim üzerimdeki spermleri siliyordu. Ben utancımdan üzerime çarsafı çekiverdim. Tekin bey sırıtarak, “Geleli çok oldu karıcığım, siz çalışma odasındayken ben evdeydim!” dediÄŸinde, ben derin bir nefes alıp, biraz da olsa rahatlamıştım, demek ki karı koca anlaÅŸmalıydılar. Tekin bey, “Ben bir çocuÄŸa bakıp geleyim.” dedi ve odadan çıtı. Nilüfer yanıma yatarak bana sarıldı, “Åžimdi sıra sizde beyefendi!” dedi. Ben hafiften doÄŸrularak üzerine çıktım ve öpüşmeye basladık. YavaÅŸ yavaÅŸ boynunu yalamaya baÅŸladım ve ordan göğüslerine indim. Göğüs uçları fındık gibi büyümüştü. Sonra yalayarak göbeÄŸine, ordan da amına indim.

Az sonra Tekin bey de odaya girerek soyunmaya baÅŸladı. Ben Nilüfer’in bacaklarını iki yana açıp arasına girdim ve sikimi amına sokarak, tam siper amına gömüldüm. Nilüfer de bacaklarını sırtıma dolamıştı. Tekin bey yanımıza gelerek, önce karısının dudaklarından öptü, sonra da memelerini emmeye basladı. Nilüfer’in ayakları belimi kavramış bir ÅŸekilde vücudumu okÅŸuyordu. Ben amına biraz pompladıktan sonra, hafiften geriye doÄŸru kayarak yataktan asağıya, ayaklarının ucuna indim ve o güzel sexy ayaklarını yalamaya baÅŸladım. Tekin bey de Nilüfer’in üzerinde 69 oldular. Ben Nilüfer’in ayaklarını yalarken, kocası da tam karşımda amını yalıyordu. Arada bir göz göze geliyorduk. Nilüfer sürekli kasılmalar yaşıyordu. Bir süre sonra Tekin beyle yer deÄŸiÅŸtirdik, Nilüfer’le ben 69 oldum, o ayaklarını yalıyordu. Ve gözü de hep bana bakıyordu. Sonra Tekin bey yataÄŸa yattı, Nilüfer de onun üzerine oturdu, yavaşça Tekin beyin yarağını içine aldı. Ben boÅŸta kalmıştım.

Sikimi elimle kavradım ve Tekin beyin kafasının üzerine ayaklarımı açarak dikildim ve sikimi Nilüfer’in aÄŸzına verdim. Nilüfer sikimi bir süre yaladıktan sonra arkasına geçmemi istedi ve Komodin’in üzerinde krem olduÄŸunu söyledi. Ne yapacağımı anlamıştım. Kremi aldım ve arkasına geçtim. Nilüfer kocasının üzerine iyice eÄŸildi, ben de kremi, iyice ortaya çıkan götünün deliÄŸine sürdüm. O sırada Tekin beyin siki Nilüfer’in amından çıktı, sikini elimle kavradım ve tekrar girmesini saÄŸladım. Nefes, nefese idiler ve teÅŸekkür ediyorlardı. Nilüfer’in götüne sikimi sokup, ben de onlarla birlikte tempo tutuyordum. Nilüfer ikimizin arasında sandviç olmuÅŸ, zevkten bas bas baÄŸrıyordu. O anda aÄŸzından çıkan lafları Genelevdeki orospu karılar kullanırdı anca, “Geçirin bana erkeklerim! Bayılana kadar sikin beni! Amımı götümü parçalayın! Doyurun beni!” gibi laflar ediyordu.

Biraz sonra kocası Nilüfer’in altından kalktı, ben Nilüfer’in götüne pompalamaya devam ederken, o da Nilüfer’in altında 69 olmaya çalışıyordu. Nilüfer iyice domalmış, ben götünü sikiyorum, taÅŸaklarımın altında ise kocasının kafası vardı. Ellerini bacaklarımın arasından geçirerek benim popoma bastırıyor, bir taraftan da, “Sıkı geçir FahiÅŸeye!” diyordu. Nilüfer ise kocasının sikini aÄŸzına almıs, ama bağırmaktan ememeyince, 31 çektiriyordu ona. Kocası Nilüfer’in amını yalamaya çalışırken, benim taÅŸaklarımın burnuna ve gözüne çarptığını hissediyordum. Arada bir, eliyle beni bastırıyordu karısına doÄŸru, bir ara da taÅŸaklarımı yaladığını hissettim. Nilüfer’in çığlık ve kasılmaları iyice artmıştı. Ben de hızlanmaya baÅŸladım. Ve sonunda o hareketsiz kaldığı esnada, götünün derinliklerine boÅŸalmaya baÅŸladım ve olduÄŸumuz yere, kocasının üzerine yığılıp kaldık. Kalktığımızda kocasını da boÅŸalmış olduÄŸunu, Nilüfer’in yüzünün spermle dolu olduÄŸunu gördüm.

O gece orada kalmamı rica ettiler. “Evde karım ve çocuÄŸum bekliyor, gitmem lazım.” dedim. Nilüfer bana banyonun yerini tarif etti. DuÅŸ alıp üzerimi giyindim. Tekin bey hala yatakta hareketsiz yatıyordu, yorgunluktan sanırım. Ben onlara, onlar da bana çok teÅŸekkür ediyorlardı. “Lütfen yaÅŸadıklarımız burda kalsın.” dediler. Ben de, “Ne yaÅŸadık ki?” diye karşılık vererek onayladım. Tekin bey üzerini giyinmeye baÅŸladı, “Seni eve bırakayım.” diye. Saat 23:30 olmuÅŸtu. Ben, “Gerek yok, bir Taksiye atlar giderim.” dedim. “Bari kapıya kadar geçireyim.” dedi. “Peki.” dedim. Nilüfer’le hiç birÅŸey olmamış gibi resmi bir ÅŸekilde tokalaÅŸarak, teÅŸekkür ettim ve Tekin beyle asağı indik. Kapıda Tekin bey bana çok teÅŸekkür ederek 200 $ uzattı. “Almam!” falan diyerek, binbir nizah ettim. Ama Tekin bey, “Taksi parası, lütfen al!” dedi. İşin gerçeÄŸi yanımda Taksiye binecek kadar para dahi yoktu, DolmuÅŸla gitmeyi düşünüyordum. Zorla da olsa parayı aldım. Ordan ayrıldım ve onlarla bir daha hiç görüşmedik.